“Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz” sözünü siz de anımsıyor musunuz? Ben sık sık mırıldanırken yakalıyorum kendimi. Meclis muhafız taburunun duvarında yazan vecize olarak yayılmıştı. Ama 2011’deki sivilleşme reformuyla Meclis’ten çekilen tabur, giderken lafzının yanında onu ruhen de götürdü sanki. Kışla klasiği olarak oraya asıldığı halde, Meclis’tekine subliminal anlamlar yüklendiği de olurdu. Asker gitti ve fotoğrafta görüldüğü üzere duvardan silindi, artık boş. Oysa eleştirilecek tek antipatik yanı, lafta kalmasıydı. AK Parti de başarısızlıklarına sürekli mazeret uyduran eskinin iktidarlarını bu hatırlatmayla vurmuyor muydu? Kötü yönetimlerin geçmişte arkasına saklandığı bahanelerle mücadele ederken, sevmiyor muydu bu sözü? AK Parti’nin devraldığı Türkiye’de, devamlı halının altına süpürülen sorunlar, dağ gibi birikmişti. Sorunları yokluğa mahkum etmek, varlıklarını ortadan kaldırmıyordu. Kendinde hata, kusur aramayan siyasiler, her konuda suçu başkasına atmayı alışkanlık haline getirmişti. Onlar yapmamıştı; kah şu dış mihrak, kah bu sömürge valisi, kah o IMF komiseri yapmıştı her şeyi.