'KORKMADAN çekinmeden konuşun, Cumhurbaşkanı Erdoğan teminat veriyor, kanunda ruhsat var, resmi görüşten ayrı düşünmek serbest, herkes gayriresmi fikrini ifade etmekte özgür' dememe takılmış bazıları.
Düşmeyiz bu tuzağa diyorlar.
Neymiş...
Etyen Mahçupyan’la Gülay Göktürk, ‘Başkanlık tartışılsın, herkes eteğindeki taşları döksün’ çağrılarına inanıp tartışmaya kalkmışlar da...
Başlarına gelmeyen kalmamış...
Bismillah ağzını açar açmaz, daha ilk yazıda Göktürk kapının önüne konmuş...
Ben de tutmuş Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’dan ayrı düşünme hürriyetinden bahsediyormuşum.
Kim inanır, kim kanarmış bana.
***
Gülay Göktürk’ten hemen önce de Fehmi Koru’nun gazetesiyle yolları ayrılmıştı.
Lafın gelişi ‘yolları ayrıldı’ diyoruz.
Gönderildiler.
Alınganlıklar Mahçupyan’la Göktürk’ü bile kaldıramayacak kadar tepeye çıkmış, ortam Fehmi Koru’nun bile fazla geleceği kadar hassaslaşmış, zor zamanların sıkı AK Parti destekçilerine bile tahammül kalmamışsa...
Konjonktür bu denli kırılganlaşmış, bu derece nazikleşmişse özgür bir başkanlık tartışmasına müsaade etmeyebilir.
Tamam, bu konuda tuzağa düşmeyelim de, akademisyenler bildirisi konusunda niye patır patır düşüyoruz tuzağa?
Aynı dikkati burada da gösteremez miydik?
***
Bildirinin talebi güya barıştı; düşünce, ifade ve muhalefet özgürlüğünün garanti edilmesiydi.
Fakat kullandığı provokatif dil nedeniyle var olan barış ve özgürlük ortamını da daraltmadı mı, elimizdekinden de etmedi mi bizi?
Serbest tartışmayı zora soktu.Barışı güçlendirmedi, çatışmacıların elini güçlendirecek bir damara bastı.
Aleyhinde delil olarak kullanmak üzere iktidarın öfkesini tahrik etti, hiddetini üzerine çekti.