Yeni Şafak'taki pazar yazısındaydı; Prof. Hayrettin Karaman, öyle dememiş gibi yaparak aynı şeyi bir daha söyledi.
Güya kendisine mal edilen bir söz dolaşıyormuş, okuru da böyle bir şey söyleyip söylemediğini Hoca'ya sormuş.
Söz şuymuş: "İktidara zarar verecekse, haksızlık ve yanlışlardan şikâyet etmek, doğruları söylemek caiz değildir..."
Hoca bunu demiş mi, dememiş mi?
Cevabın elastikiyetine bakın Allah aşkına:
"Dedikoduları kaynağından araştırdığınız için sizi tebrik ve teşekkür ediyorum. Ne yazık ki insanların çoğu, dedikoduları araştırmadan inanıyor, bunları konuşup yayarak günaha giriyorlar."
Aynı köşede o propaganda fetvalarını yazan, Hoca'nın kendi değildi sanki. Uydurmaymış gibi dedikodu muamelesi yapıyor şimdi.
Fakat 'kurtlu bulgur'a talim ettirmeyi kafaya koymuş; üstüne aldığı 'din fetvasıyla yedirme' görevinden döndüğü de yok.
Öyle değil ama şöyle diyormuş Hoca:
"İktidarın iyi ve doğrularını hiç kaale almayıp, dile getirmeyip yalnızca -tenkit edene göre veya mutlak olarak - hata, kusur, günah olanları abartarak, olanın yanına olmayanı da katarak bunları da özellikle seçimlerin arefesinde yaparak istismar etmenin doğru olmadığı kanaatindeyim, bunu her zaman söyler ve yazarım. Bu ifadem belli bir zaman ve belli bir iktidar ve muhalefete ait ve mahsus değildir, bugünü ve geleceği içine almak üzere geneldir."