Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, New York’tayken ABD Başkanı’yla ikili bir görüşme isteyip istemediği soruldu.
Cevabı şu oldu:
“Niye; o Biden, ben de Erdoğan.”
Biden’la görüşmeye, ikili fotoğraf çektirmeye bu sefer çok da istekli görünmemek şık tavır.
Geçen sene pek belli edilmiş, görüşemeyince hayal kırıklığının saklanamaması iyi durmamıştı.
“O Biden, ben de Erdoğan” tepkisini, “o Biden ise” şeklinde okusak, yanlış olmaz sanırım.
‘Görüşmeye Biden ne kadar istekli ve muhtaçsa ben de o kadar, olsa da olur olmasa da, keyfi bilir; ondan gelsin talep, bana görüşecek lider mi yok, Putin’le görüşürüm’ iması yok mu sanki altında?
Denkler arası ilişki kurmak, tok durmak, eşit konumlanmak doğrusudur.
Tok, müdanasız durmakla kuyruğu dik tutmaya çalışmak, bir değil bu arada.
Tok duruşun sihrini bozacak tek şey; ‘ola ki anlamamışlardır’ diye işi şansa bırakmamak, bazı şeyleri söze dökmektir.
‘Yoksa Şanghay Beşlisi’ne giderim, başka arayışlara girerim, Putin orada bekliyor’ gibi anlaşılacak sıkıştırma mesajları, eli güçlendirmiyor.
Ve iktidar medyasıyla çığırtkanlarının, tadını yine kaçırmadığını söylemek zor. Kanırtmak, belli etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.