İlkini, aynı başlıkla 6 Ekim 2017’de yine burada kaleme almıştım. Bu, ikinci “Şahsa tapulu siyasette son nokta” yazım.
Fatih Erbakan’ın, ‘genel merkez binasını derhal tahliye edin’ mesajını o zaman ciddiye almamıştı Saadet Partisi.
2 yıl sonra, 31 Mart seçimlerinin hemen ertesinde, o emre itaatsizliğin acısı çıkarılıyor şimdi. ‘Babadan kalma’ dava binasını terk ihtarına direnmenin bedeli ödettiriliyor.
Haksız dediği hesabı yüklü faiziyle ödediği halde, üç günlük ek süre talebi dahi kabul görmedi Saadet’in. Pazara kadar müsaade istedi ama taşınma mühleti bile tanınmadı.
Efsane Milli Görüş lideri Erbakan Hoca’nın oğlu ve damadı el ele verdi; perşembe günü polis nezaretinde icra zoruyla kapının önüne koydular baba yadigarı ‘dava’ partisini.
‘Bunu da mı duyacaktık, bunu da mı görecektik, yok artık, son perde’ demeyeceksiniz. Tam siz aşılmadık hayret eşiği, geçilmedik son sınır kalmadığını düşünürken yeni bir zirveyle karşılaşıyorsunuz sonra.