Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı tanıtımında demişti ki:
"Ülkemizdeki her bir ferdin, şahsımı ve siyasetimi takdir etmeme hakkı elbette vardır."
Hatırlatma sebebim, öyleyse fırıncı Kolivar'ın niye Silivri'de olduğunu sormak değil.
Erdoğan'ın, "ben" yerine kendisinden "şahsım" diye bahsettiği son örneklerden olduğu için buraya aldım.
Önceki gün, Rusya'nın tahıl koridoru anlaşmasına nasıl geri döndüğünü cevaplıyordu. Şahsi rolünü, "şahsım" tabirini kullanmadan anlattı halbuki.
Şöyle:
"Bu bir lider siyasetidir. Sayın Putin'le gereğini yaptık. Birbirimize olan özgüven olmasa bu adımı atamayız. Bugüne kadar böyle yürüdü."
Görüldüğü üzere şahsileştiriyor, kişisel ilişkiyle bunu sağladığını söylüyor. Fakat "şahsım" demeden.
Putin; Rus gemisini Ukrayna vurduğu için çekildiği anlaşmaya, şahsi hatıra binaen dönmüş.
Diyebilirsiniz ki; madem Putin o kadar hatır sayıyor, dostunu kırmamak için öfkesini, gururunu bir kenara bırakıp can kayıplarını bile sineye çekiyor. Tahıl anlaşmasına dönmesi, blöfü tutmadığından ya da başka hesaptan değil...
Öyleyse iktidarın, Rusya'yla borç ertelemesi ve indirim görüşmeleri niye uzadıkça uzadı? Aynı hatırı, kendisi için de araya koyup doğal gazda istediğini alsa ya?