Bir ‘Sorosçu’ yaftasıdır gidiyor medyada.
Açık Toplum Vakfı faaliyetlerini sonlandırma kararı mı aldı...
Başlıyor malum tambura arkasından teneke çalmaya. ‘Sorosçuları böyle yaparız işte biz, tası tarağı topladı kaçacak delik arıyorlar’ diye zafer naraları patlatıyorlar.
Oysa bakıyorsunuz Vakıf, iktidarla iyi geçindikleri zamanlardan, geçmiş işbirliklerinden filan bahsediyor. Ama ‘asılsız iddia ve ölçüsüz spekülasyonlar’ yani karalama kampanyaları nedeniyle faaliyetlerini sürdürmesine imkan kalmadığı için kepenkleri kapatacağını söylüyor.
Sevinç çığlıkları atanlardan tıs yok. ‘Asılsız değil o iddialar, al sana ispatı’ diyen çıkmıyor.
‘Spekülasyon değil gerçek onlar, buyur kanıtı’ diyen bir ses duyulmuyor.
Aksine, iktidara yakınlığı nedeniyle görevinden ayrıldığını belirten Açık Toplum Vakfı eski Başkanı Can Paker farklı tonda.
Soros’un faaliyetlerini Türkiye’ye sokan, AK Parti’nin de başlarda paylaştığı ‘açık toplum’ idealleri ve fikriyatının taşıyıcı, öncü isimlerinden biri o. Osman Kavala gibi başı çekenlerden...
Radyo Sputnik’te Yavuz Oğhan’a konuşuyor ve vakfın, Gezi olayları dahil Türkiye aleyhtarı projeleri finanse etmesinin teknik bakımdan mümkün olmadığını teyit ediyor.
Vakıf da açıklamasında suçlamayı aynı dille yalanlıyordu, sadece iftiralardan bunaldığı için havlu atma noktasına gelmişti.
Bütün faaliyet ve harcama trafiği, İçişleri’yle Vakıflar idaresinin yani hükümetin bilgisi ve denetimi altındayken, ihanet projelerine nasıl para akıtacaktı ki?
Türkiye’yi bölmek, parçalamak gibi yasadışı terörist faaliyetleri yeraltına inmeden, legal haliyle nasıl
yürütebilirdi ki? Engellenmez miydi?
Buna rağmen Türkiye’den çekilme kararını doğru, yerinde buluyor Paker. Kendi dönemindeki proje yapısı sürüyorsa vakfın kapanmasını Türkiye için eksiklik olarak gördüğü halde.
Peki...