BAŞBAKANLIK resmi konutundaki yemekli oturuma saatler kala yazıyorum. AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu ağırlayacak. Yanlarında istikşafi görüşmeleri yürüten heyet başkanları Ömer Çelik'le Haluk Koç da yer alacak.
Fakat 4 kişilik o masada ikram edilecek mönüyü kestirmek, çıkacak sonucu kestirmekten daha zor. Ne konuşacakları, ne yiyecekleri kadar bile sır değil.
* * *
Aşağı yukarı hepimizde bir kanaat oluştu. Koalisyon beklentisi,
7 Haziran'dan bu tarafa en düşük seviyesinde. Yüzdeye vurursak,
dünyamıza bir kuyrukluyıldızın çarpmasından çok daha düşük belki
de. Artık kaç milyarda birse...
Yine de her şey ihtimal hesaplarından ibaret değil. İhtiyat
kapısını açık tutmakta yarar var, tam 'bitti' derken bir son dakika
sürpriziyle şaşırtırlar mı bizi, şaşırtırlar. Siyaset bu.
Fakat erken seçim de dünyanın sonu değil. O seçenek de denenir ve
tüketilir. Böylece 'Hemen koalisyon kurarak daha iyi bir
alternatifi kaçırdık mı' şüphesi kimsenin içini kemirmez. Kimsenin
gözü arkada, aklı tek başına iktidar şansında kalmamış,
mızmızlanacaklara da geride bir bahane bırakılmamış olur.
Aynı tablo sandıkta tekrarlanırsa, bu kez uzatmadan, içleri rahat
koalisyona giderler en azından. Peşrevlerle, yoklamalarla,
sondajlarla vakit kaybedilmez.
Mevcut görüşme müktesebatını da bu açıdan çok kıymetli bir kazanım
sayıyorum. Boşa zaman geçirdiklerini, oyalamacalarla gün
doldurduklarını, tiyatro oynadıklarını addetmek yanlış.
AK Parti ile CHP arasında sağlanan mevcut ilerlemeler, yeni
koalisyon görüşmelerinde başlangıç noktası alınır...
Bu da 'elde var bir' demektir. Karamsarlığa kapılmamak için de bir
teselli nedeni...