Mücadeleyi taksiciler kazandı, Uber kaybetti. Ama bundan yanlış sonuç çıkaranlar var.
Sanki Erdoğan, Uber’in PKK ve DEAŞ karışımı bir terör kokteyli olduğu safsatalarını inandırıcı buldu da taksicileri öyle tuttu...
Yoksa ne diye Korgeneral Temel’i, ‘apoletlerini sökeceğim, emekliye ayıracağım’ diyen Muahrrem İnce’ye karşı en zorlama argümanlarla savunmaya kalksınlar ki...
Bu mantığın iş yaptığını düşünüyor olmalılar.
Yani Uber’i alt eden şeyin, İstanbul Taksiciler Başkanı İrfan Öztürk’ün evlere şenlik teraneleri olduğuna inanıyorlar.
Öztürk racon keserek “Uber bitecek bu net” dedi, Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Uber işi bitmiştir” diye son noktayı koydu ya...
Bu zaferi, Öztürk’ün saçtığı incilerin başarı hanesine yazıyor olmalılar.
“Uber San Francisco’da doğmuş, bugün benim askerime silah sıkan, Afrin’de askeri şehit eden hainlerin ürediği yerdir” deli saçmalığının sahiden de satın alındığını zannediyorlar.
“Uber’e binen de kullanan da vatan hainidir” hezeyanının kamuoyunda karşılık bulduğunu ve destek topladığını sanıyorlar.
“Uber PKK’dır, DEAŞ’tır, teröristtir” diye yokuş aşağı salmanın absürtlüğü yok mu!...
‘Kahraman taksici Uber teröristine karşı’ ya da ‘vatansever müşteri Uber’e binen hainlerle savaşıyor’ hikayelerini, tüm ciddiyetiyle anlatmanın gülünçlüğü!...
İşte bu martavalcılığın, karikatürleşmeyi göze alma pahasına Uber’i yenip işi bitirdiği kanaatini benimsemiş olmalılar.
Oysa Türkiye seçime gidiyor ve İstanbul’daki taksi sayısı Uber’in en az 4 katı. Taksiciler geçindirdikleri ailelerle birlikte, Uber sürücülerinden ve onların eline bakanlardan daha kalabalık bir seçmen kitlesi.
Taksicileri tutmanın, haklarını yedirmemenin, ‘korsana izin vermeyiz’ diye Uber’in üstüne gitmenin siyasi getirisi görünürde daha fazla.
Müşterilerin taksicilerden şikayetleri, Uber’den memnuniyetleri filan oya nasıl dönüşür derseniz, ayrı bahis...
Fakat sonuçta kavga ekmek kavgası, terörle mücadele değil.
Hesap da oy hesabı...
***