İktidara toz kondurana cevap hep hazırdı. "Bayraklar inmez, ezanlar susmaz, Türkiye'ye diz çöktüremeyeceksiniz" deniyordu.
İktidara karşı seçimi kazanırsa bayrakları indirmek, ezanları susturmak, Türkiye'ye diz çöktürmek isteyen bir muhalefet ittifakı varmış gibi.
Evvelce yoktu, şimdi bir de "durduramayacaksınız" nakaratı icat edildi. Ağzını açana, "durduramayacaksınız" diye çıkışılıyor.
TCDD eski Genel Müdürü Süleyman Karaman'a, mahkeme kayıtlarına geçmiş bir rüşvet belgesi soruluyor diyelim. AK Partili Karaman, Meclis kürsüsünden "yalan, iftira" açıklamasıyla yetinmiyor. Hazır cevap maşallah, yapıştırıyor lafı:
"Hızlı treni, Marmaray'ı durduramadınız; TOGG'u da durduramayacaksınız".
AK Parti heyeti, HDP'yi ziyaret edip birlikte çalışmaya davet ediyor. Soylu ise ayrı telden çalıyor, HDP'ye yıllardır "PKK'nın partisi" dediklerini hatırlatıyor.
İktidar kontenjanından TOGG açılışına katılan Perinçek de PKK'ya "kardeşlerim" diye sesleniyor, HDP'nin mutlaka kapatılacağını bildiriyor.
HDP mi, PKK mı; kim kardeşti, kim kalleş?... CHP miydi yoksa en kalleş? At izi, it izine karışmış. Hak ile batılı ayırt etmek zorlaşmış.
Siyasi istikametin feleği şaşmışken çiçeği burnunda yeni AK Partili Mehmet Ali Çelebi'ye dönüyor gözler. 'HDP açılımından memnun mu, ulusalcı fikriyatına uygun mu' diye. Ama daha sormaya kalmadan, o sihirli cümleyi haykırarak ön alıyor:
"Türkiye Yüzyılı'nı durduramazsınız".
Başlamayan bir şey durdurulabilirmiş, durdurmak için fırsat kollayan varmış gibi.
Jandarma'nın, Emniyet'in, valiliklerin dilinde aynı şey.
Erdoğan'ın "seçim mottomuz" dediği, AK Parti'nin tanıtım toplantısı düzenlediği sloganı; kamu kurumları göstere göstere kullanıyor. 'Parti propagandasına girer' demeden. Hangi babayiğit durduracak!