Başlıktaki cümle, dün Aydınlık gazetesinin sürmanşetindeydi. Söz konusu vatansa gerisi teferruat elbette. Allah ne verdiyse vatan müdafaasına koşarsınız. ‘Düşman’dan vize arayacak, onay bekleyecek haliniz yok. Elhak da. . . ABD ile girdiğimiz ‘vize restleşmesi’, kopmakta olan bir savaşın işaret fişeği midir? Hele el yükseltmek, çıtayı kafadan ‘savaş çığırtkanlığı’ seviyesine çekmek, vatan savunması namına bir yararlılık, bir kahramanlık göstergesi midir? Yoksa Rusyacılık, Avrasyacılık oynamak adına ucuz bir fırsatçılık mı? Vize hamlesine mütebakiliyet uygulamak, anında karşılık vermek isabetli bir tavırdı, amenna. Fakat ne kadar ileri gideceğimiz belli mi? İncirlik’i de kapatacak mıyız, NATO’dan çıkmayı da göze alacak mıyız? Kontrollü bir gerilimin tarafı olmak başka, nerede duracağını bilemediğimiz bir kavgaya kaçınamadan sürüklenmek başka. Alternatif mücadele planlarımız hazır mı yani? Bir çıkış senaryomuz, bir final öngörümüz var mı? Aydınlık’ın estirdiği hamaset rüzgarlarına kapılıp sonunu kestiremediğimiz bir belirsizliğe mi itiliyoruz mesela? Tam bağımsızlığa kavuşacağımızı zannederken Rusya’ya mahkumiyet çizgisine mi çekilmek isteniyoruz? İPİN UCU KİMDE? Hakkımızı, hukukumuzu çiğnetmemek için ne tedbir lazımsa almak hükümetin boynunun borcu.