Kimsenin oy verdiği partiyi, desteklediği siyasetçiyi, izlediği filmi, okuduğu kitabı, beğendiği yazarı eleştiremiyorsun. . . Laf etmeye kalkan, ağzının payını asgarisinden şöyle alıyor: 'Oy, para, zevk, tercih, özgürlük benim değil mi, ne karışıyorsun keyfime, seni hiç ilgilendirmez. Eleştireceğine; beğenmiyorsan oy vermezsin, desteklemezsin, izlemezsin, okumazsın o kadar. Zorla oy verdiren, destek isteyen, parayla aldıran, izleten, okutan mı var!' Farkında mısınız bilmem ama. . . Bir şeyi eleştirmekle onun yasaklanmasını istemek arasındaki farkı dahi ayırt etme, gözetme zahmetine katlanamayan tuhaf bir korumacılık refleksi, güya özgürlükçü tepkilere bile egemen hale geldi. Ve fakat.