Bir yıl önce, geçen eylül, Mersin'deki polisevine hain saldırıda bir polis şehit edilmişti.
Dönemin İçişleri Bakanı Soylu; çatışan ve kendilerini patlatan iki teröristin, nasıl mümkünse Suriye'den paramotorla geldiklerini öne sürmüştü. Ve birini, CHP'yle ilişkilendirmiş ama yanlış isim verdiği ortaya çıkmıştı. Tedbirle, hazırlıkla, güvenlik açığıyla, kendi sorumluluklarıyla bir ilgisini de kuramamıştı.
Yine geçen kasım, İstiklâl Caddesi'ndeki alçak terör saldırısında 6 kişi ölmüş, 81 kişi yaralanmıştı.
Dönemin İçişleri Bakanı Soylu, mesajı gördüklerini ve izi Suriye'deki Rus bölgesine uzanan saldırıda, ABD'nin taziyesini kabul etmediklerini haykırmıştı.
Yetki onda, sorumluluk hep başkasındaydı.
Hatırlarsanız, mel'un terör örgütünün adını anmadan kınayanların kınaması ve lanetlemesi de kabul edilmiyordu.