SEÇİM meydanları, Avrupa’ya attığımız Osmanlı tokatlarıyla
çınlıyor.
Osmanlıyı Haçlı’ya nasıl aşk ettiğimizi, bizzat Dışişleri Bakanı
Çavuşoğlu anlata anlata bitiremiyor.
“Dersinizi verdik, gelir yönetiriz de sizi” diyor.
Okkalı tokat arsızı yaptık Batı’yı. Tepemizin tasını attırırlarsa
gidip kafalarına vura vura onları nasıl yöneteceğimizi de
çarpıyoruz yüzlerine.
Düşman tepelemecede, ‘tepesine binme’ safhasına geçmiş bulunuyoruz
yani.
Bizimle oyun olmayacağını gördüler. Lafımız ağır, şakamız yok.
Bir de filme almayı becerdik mi şu baldan tatlı öfkemizi, tadından
yenmez...
YİNE ERDOĞAN FARKINDA
Başbakan Yıldırım, Avrupa’yı ‘Evet’lerle... CHP lideri
Kılıçdaroğlu, ‘Hayır’larla inletmeye çağırıyor meydanları.
İkisi de milleti doldura doldura, kendi sandıklarını Avrupa’ya
tepki oylarıyla patlatma gayretinde.
En dikkatlileri yine Cumhurbaşkanı Erdoğan...
Hollanda Başbakanı Rutte’ye ne diyor: “Seçimi kazanmış olabilirsin
ama Türkiye gibi bir dostunu kaybettin...”
Dış politika popülizmiyle oy toplamanın ülkelere maliyeti işte
bu.
Öfke kabartıp üstünde sörf yapan popülist siyasetçinin kendi
kazansa bile kaybeden ülkesi oluyor.
CHP ile AK Parti genel başkanları popülizm yarışında
kapışadursunlar, Cumhurbaşkanı tehlikenin farkında.
Dış politika polemiklerinin sokak ağzı kaldırmayacağını, ateşle
oynamaktan farksız olduğunu biliyor...