2011'de, Çözüm Süreci aşkına TRT'de tanıtılan kitap; 2022'de, TRT Haber'de "yasaklı örgütsel yayın" diye gösterildi. O sırada, şu iki harfli zincir kitapçıda bile hala satılıyordu, yasaklı masaklı değil.
Kitabın adı, Dağın Ardına Bakmak. Yazarı, şair Bejan Matur.
TTB Başkanı Fincancı'nın evine yapılan baskında "yakalanmış"tı.
İletişim Başkanlığı, haftalık Dezenformasyon Bülteni hazırlıyor. "Haftanın Yalanları" arasında örnek verileceğini düşünmüyorsunuzdur herhalde.
Tarih boyunca sansür böyle işlemedi; baştan kondu, sonra kaldırılırdı hep.
Derler ki Vatan yahut Silistre oyunu ilk sahnelendiğinde seyirci coştu; "Biz muradımızı isteriz, Allah muradımızı versin" türü sloganlar atarak sokağa taştı...
Sultan Abdülaziz de alındı, yeğeni 5. Murad'a gönderme diye. Yazarı Namık Kemal, kışkırtıcı bulunarak tutuklandı ve sürüldü.
Ama oyun sahnelenmeye devam etti, yasaklanmadı.
Abdülaziz devrildi, tahtına geçen 5. Murad da devrildi, artık Abdülhamid'in sansür devri gelmişti...
Namık Kemal; bu kez "Bir şey ikilendi mi, muhakkak üçlenir de" minvalindeki dizeleri yüzünden, Sultan'ın evhamını kaşıdığı için yargılandı ve sürüldü.
Ancak Namık Kemal'in Abdülhamid'le irtibatı kesilmedi, İstanbul'dan uzak görevlere atanmaları da...
Sansür, Osmanlı'ya mahsus değildi. Fransız şairlerin, İngiliz yazarların da baş belası.
Kitap, bombadan tehlikeli görülüyordu. Fakat sansür, ne 18. ne de 19. yüzyıl Avrupa'sında geriye işledi.
Şiirler, kitaplar, oyunlar başta yasaklandı, sonra serbest bırakıldı. Serbestken yasaklanmadı.
Tarih, özgürleşme yönünde aktı.
İngiliz mabeynciler, Osmanlı sansür memurları, Rus tiyatro müfettişleri zamana yenildi.