90’lı yıllarda PKK terörünün en yoğun olduğu günlerde tek tük kulağımıza gelirdi de inanmakta zorlanırdık. ABD, PKK’ya şu kadar erzak ve silah atmış helikopterlerle diye gündeme gelen haberler tabii ki doğruydu.
Hatırlayabildiğim kadarıyla Çekiç Güç’e bağlı helikopterler Hakkari ve Siirt’in dağlarına lojistik indiriyordu PKK için. Bizler İncirlik üssü kapatılsın diye bas bas bağırırken teröre içerden destek veren bazı hainler, kapalı kapılar ardında sırıtıyorlardı. Şimdi o günlerden bugünlere geldiğimizde haklılık payımız ortaya çıkmakla birlikte daha fecilerine alenen şahit olmaya başladık.
ABD, Türkiye’nin güney sınırında bitmek tükenmek bilmeyen bir azimle sürekli yeni terör örgütleri icat ediyor. PKK-PYD-DEAŞ filan derken şimdi başımızın yeni belası olarak 30 bin kişiden oluşacağı ifade edilen “sınır koruma gücü” adı verilmiş çapulcular grubu sahaya sürülüyor. Değil 30 bin, 300 binle de bölgeye yerleşseler bu defa Türkiye kararlı, teröre boyun eğmeyecek. Erdoğan’ın hafta başındaki sert çıkışı da bunu teyid ediyor. Türkiye eski Türkiye değil. Artık itiraz ediyor, eleştiriyor, gerekirse güç de kullanıyor. Evet henüz bölgeyi dizayn edecek güce ya da bölgedeki kanı tamamıyla durduracak güce henüz sahip değiliz ama oyun kuramasak da oyun bozacak kudrete erişmiş durumdayız. En azından tekere çomak sokacak kadar reel gücümüz var, gerektiğinde caydırıcı manevralar yapabiliyoruz.
Bu kuşatmaya karşılık içeride siyasi ve askeri iradenin dik durması ve kararlı olması tabii ki çok önemli. Zaten iç siyasi yapı şu an konsolide olmuş vaziyette. Devletin bir beka sorunuyla karşı karşıya olduğu, böyle bir zamanda siyasi ayrımcılıkla mesafe alınamayacağı üzerinde en azından MHP ile AK Parti ittifak etmiş vaziyetteler. Bakalım hayırlı görelim, Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
***
Atatürk’ün CHP’si mi dediniz?