Şunu kabul etmemiz lazım: Osmanlı’nın parçalanma süreci devam ediyor. Özellikle Ortadoğu’da elindeki her türlü kartı fütursuzca oynayan emperyalist güçler, bu coğrafyada her petrol kuyusunun başına bir devlet dikmek istiyor. Petrole ihtiyaçları mı var, hayır. Enerjide durum eskisi gibi değil. Amaçları bölgeyi daha mikro parçalara ayırarak daha yönetilebilir küçük birimler oluşturmak. Aşiret devleti, mezhep devleti bu emeller için birer araç. Hatta çıkarlarını elde tutmak için şirketleşmiş devletçikler bile kurabilirler.
Ancak farkında olmadan yaptıkları bir şey var. Lozan’ı, hatta Sevr’i tartışmaya açıyorlar. Yani Osmanlı’nın elinden işgalle, cebren, hileyle alınan topraklar üzerinde yeni haritalar çizmek hedefiyle yola çıkarak misak-ı milli sınırlarının dahi tartışılabileceği, yani devletin eski doğal sınırlarına dönebileceği bir hukuki boşluğun zeminini üretiyorlar, bunun farkında değiller. İşin iyi tarafı Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten siyasi zekanın bu durumun farkında olmadığını düşünüyorlar. Eğer batılı emperyalistler Osmanlı’ya son şeklini veren anlaşmaları hiçe sayarak bölgede cetvellerle yeni haritalar çizmeye kalkacak olurlarsa, hiç şüpheleri olmasın ki bundan Türkiye kârlı çıkar! Türkiye’nin canına minnet, Lozan’ın tekrar tartışmaya açılması. Hepsi Lozan’ın ürünü değil belki ama; mesela Musul ve Kerkük üzerindeki haklarımızı neden alamadığımız daha net olarak tartışmaya açılır. Burnumuzun dibindeki adaları neden Yunanistan’a kaptırdığımız daha açık surette ortaya dökülür. 2023’te süre doluyor. Batılılar vakt-i zamanında genç T.C.’ye dayattıkları bazı şartlardan mecburen ama mecburen feragat etmek zorunda kalacaklar. Ortadoğu’ya esaslıca yerleşmek istemeleri de bu yüzden. Afrin’e giren askerimize oradaki yerli halkın nasıl davrandığına medyada yayınlanan haberlerden bir bakarsanız, ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız. ABD, İngiliz, Siyonist ve Rus siyasi aklının bölge üzerine tasarladığı planlar elbet suya düşecek, bölge kendi doğal mecrasına ve doğal sınırlarına elbet dönecektir.
Ortadoğu’da sınırları yeniden tahkim olunacak Büyük Türkiye, bir hayal değil! Bu işgal ve zorlama ile olmayacak, tarih ve kader bölge halklarını buna mecbur bırakacak.
***
Aptal kurumlar, zeki çalışanlar!
Devletin yeniden yapılandırılması sadece idari reorganizasyon süreçleriyle gerçekleşmez. Devlete sahip olan zihniyetin de yeniden yapılandırılması gerekiyor. Zihniyet değişmeden kurumların reforma tabi tutulmasının bir anlamı yok. Türkiye Cumhuriyeti henüz genç sayılabilecek bir devlet yapısıyla topluma hizmet veriyor. Genç olması itibariyle devletin mercek altına alınması gereken bazı hastalıkları var. Bunlardan bir tanesi devlette kurumların aptal, kişilerin zeki olması! Gelişmiş ülkelerde ise durum tam tersidir. Kurumlar zeki, bireyler de bu bu akla ve zekâya hizmet eden unsurlardır.