Daha önce de ifade etmeye çalıştığım gibi, ABD, Ortadoğu’da yeni nesil bir müdahale politikası izliyor. Aslında tanıdık, bilindik ama geleneksel askeri müdahalecilikten biraz farklı olan bu yeni nesil emperyalizm, Ortadoğu’da en azından istenmeyen yönetimlerin değiştirilmesi için ülkelerin iç dengelerini karıştırmaya çalışıyor. İç savaş, terör, çatışma, protesto vb yöntemler kullanılarak direkt askeri müdahaleden şimdilik kaçılınıyor. ABD bu yeni yöntemle muhtemelen İran’da da Suuddakine benzer bir yönetim değişikliği arzuluyor.
Suriye halkı iç savaşla, Irak halkı mezhep çatışmaları ve terörle, Türkiye ayrılıkçı-bölücü terörle, Filistinliler devlet terörüyle sınanırken, İran şu aralar sokak gösterileri ile sonu bilinmeyen bir yola girmiş durumda. Evet gösterilerin sebebi gerçekten ekonomik kriz, yoksulluk vs olabilir. Ancak İran dışından olaylara müdahil olanlar, aynı Gezi olaylarında olduğu gibi bu masum gösterileri başka emelleri için kullanmak istiyorlar. Bu protestoları bir yönetim değişikliği için ön eşik olarak kullanmak istiyorlar. Muhtemelen psikolojik harekat da küresel basın üzerinden yakın zamanda yoğunlaştırılarak İran’daki rejim ciddi şekilde yıpratılır ve tartışmaya açılır.
Cumhurbaşkanı Ruhani evvelki gün yaptığı açıklamada İran halkının meşru protesto hakkını kullanmalarında sakınca görmediklerini ancak bunun terörize edilip bir kaosa dönüştürülmesinin de cezasız kalmayacağını ifade etti. Aslında yönetim bazı konularda halkın haklı olduğunu teslim ediyor ve sabırlı olmaları çağrısında bulunuyor. Ancak bu olaylardan bir devrim çıkarmak isteyenler böyle düşünmüyor. Peki İran’da bir devrim olursa bunun rengi ne olur? Muhtemelen pembe olur. Maryam Rajavi’nin muhtemel bir devrim sonrasında yönetime hazırlandığı yönünde iddialar var. Rajavi, İranlı Halkın Mücahitleri Örgütü’nün sürgündeki lideri. İran’daki mevcut mollalar rejimine muhalefeti ile biliniyor. Paris’te ABD, Suud ve Fransa ortaklığında bir toplantı yapıldığı ve bu toplantıda Rajavi’nin İran’ın muhtemel bir devrim sonrası yeni lideri olarak kararlaştırıldığı iddia ediliyor.
Rajavi İran’ın Meral Akşener’i midir bilinmez ama İran’da başta ABD olmak üzere küresel güçlerin bir pembe devrim hayal ettikleri açık. Özellikle İran’lı kadınların hürriyet, eşitlik gibi bazı değerleri kaşınarak sokaklara çıkartılmaları da bence an meselesidir. Şimdiden bizde de bazı yazarların ve gazetecilerin de İran’daki rejimin artık değişmesi gerektiğine dair ciddi çıkışları baş göstermeye başladı. Bu cühelanın farkına varamadığı bir şey varsa o da şudur. İran’da zorlanan şey, halkın iradesi değil küresel güçlerin bölgeyi yeniden dizayn etme çabasıdır. İran’da mollalar rejimi yıkılarak yerine ABD ve İsrail’le hoş geçinecek liberal bir düzen ve yönetim getirilmek isteniyor. İran’dan sonra sıra Türkiye’ye gelecektir. İran’da hadi bunlar olsun demek Türkiye’nin de ipinin çekilmesine rıza göstermektir. Böyle bir aymazlığa düşmek de ancak aptallıkla açıklanabilir.
***
Kemalist Yobazlığın Zirve Noktası