Birinci adım olağanüstü haldir. İkinci adım ise Merkez Bankası’na gerçekten bağımsız çalışabileceği koşulların sağlanmasıdır.
Bir süre öncesine kadar OHAL’i kaldırma konusunda yalnızca muhalefet partilerinin cumhurbaşkanı adayları vaatte bulunmaktaydı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan da OHAL’in kaldırılmasından söz etmeye başladı. Erdoğan başlangıçta seçimin ardından OHAL’in kaldırılmasının gündeme gelebileceğini söyledi, daha sonra ise somut ifadeler kullanarak OHAL’i kaldırabileceklerini açıkladı. OHAL, süre bir kez daha uzatılmayarak sona erdirilebilirdi, söylenen buydu.
Ama kabul edelim tuhaf bir durum söz konusu. Vaatler tamam ama bu vaatlerin doğurması gereken olumlu sonuçlar yok ortada.
Tüm siyasi partilerin cumhurbaşkanı adayları seçimden galip çıktıkları takdirde OHAL’i sona erdireceklerini söylüyorlar mı, söylüyorlar.
Muhalefet adayları Merkez Bankası’nın bağımsız çalışmasını sağlayacaklarını dile getiriyorlar mı, getiriyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Merkez Bankası’nın son iki faiz artırımı ve sadeleşme adımı karşısında sessiz kalmış durumda mı, evet.
Yani OHAL ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konuları Türkiye’nin gündeminden çıkmış görünüyor, değil mi.