Dolar dün bir ara 4.46’yı, euro 5.30’u aştı. Gidiş nereye, kimsenin tahmin yapabilecek hali yok doğrusu. Zaten en kötüsü de bu. Hani bilinse ki döviz her ay şu civarda artacak ya da artabilir, yıl sonunda şu düzeyde oluşabilir; çok önce yapılan tahminlerin üstünde bile olsa bu değerler, şimdiki bilinmezlikten daha iyi. Herkes hesabını kitabını ona göre yapar. Ama şimdi öyle mi?
Düşünün, döviz borcu olan bir şirketsiniz, üç beş ay sonra da bu borcunuzun tümünü ya da bir kısmını kapatmak zorundasınız.
“Daha da artacak” diye şimdiden döviz alıp bir kenara koysanız, bir de bakmışsınız ki birkaç ay sonra döviz gerilemiş, zararı azaltayım derken daha büyük zarara girersiniz.
“Döviz artık artacağı kadar arttı, bundan sonra pek çıkış olmaz” diye hareket etseniz, vade tarihi geldiğinde belki de bugünkü kuru arayacak, çok daha yüksek fiyattan döviz almak zorunda kalacaksınız.
“Serbest kur sisteminin doğasında bu var” diyenler olacaktır. Ama uygulanan artık “serbest kur sistemi” olmaktan çoktan çıktı. Artık bizdeki “dolaylı müdahaleli serbest kur sistemi”ne dönüştü.
Gün geçmiyor ki bir demeç verilmesin, biraz dingin seyretmeye başlayan kur yeniden tırmanışa geçmesin.