Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalmaması piyasalar açısından olumlu bulunacaktı, bu gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğunun aynı partiden ya da aynı ittifaktan olması çok çok önemseniyordu, bu da gerçekleşti. Çünkü Meclis çoğunluğunun farklı parti ya da partilerden oluşması durumunda “Yeniden seçim gerekebilir" şeklinde aba altından sopa gösterilmişti ki üç beş ay içinde yeni bir seçime gitmek piyasaların en son isteyeceği bir durumdu.
AKP’liler bir tek Mecliste çoğunluğu tek başlarına alamadıklarına hayıflanıyor olabilirler. Ama bunun en azından kısa vadede pek sorun yaratacağı beklenmemeli. MHP dış politikada, özellikle de sınır ötesi askeri harekatlarla ilgili konularda ne şimdiye kadar bir engel çıkardı, ne şimdiden sonra da çıkarır. Bu konularda AKP’den daha şahin bir politika izleyen MHP, hükümetin de en büyük destekçisi olacaktır.
Ama MHP’nin Mecliste en kilit parti durumuna geldiği de bir gerçek. MHP’nin seçimden çok kısa bir süre önce gündeme getirdiği af gibi bazı çıkışlarla AKP’yi sıkıştırması da hiç şaşırtıcı olmaz.
Türkiye’nin önünde bir dizi sorun var ama bunların başında ekonominin geldiği ortada. Güvenlik ve terör de sorunlar listesinde elbette, ne var ki tüm Türkiye’yi ilgilendiren ekonomide yaşanan sorunlardır.
Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turda tamamlanmasının ve Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğunun aynı ittifaktan olmasının piyasalarda bir süreliğine bahar havası estireceği belliydi ve bu gerçekleşti. Ancak bu bahar havasının ne kadar süreceği önemliydi. Gördük ki bu havanın ömrü ancak be ancak yarım günmüş.