Türkiye yıllardan beri bir faiz tartışması yaşıyor. "Faiz yüksek, bu yüzden de yeterince yatırım yapılamıyor" deniliyor. Ayrıca yüksek olduğu belirtilen faizin enflasyonun yüksek seyretmesine yol açtığı ifade ediliyor. Faizin enflasyona yol açtığı görüşü özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından her fırsatta dile getiriyor.
Faizi düşürmek başta enflasyon olmak üzere bir dizi ekonomik sorunun çözümüne kolaylıkla katkı sağlayacak olsa bu bir şekilde yapılır. Yapılmalı da... Ama ya faizi düşürmenin yaratacağı yan etkiler?
Bugün bu yan etkilerin yalnızca birine, yüksek olduğu ifade edilen faiz aslında enflasyonun altında seyrettiği için mevduatın TL ve döviz bazında nasıl döviz lehine ayrıştığına bakmak istiyoruz.
30'a 70 dengesi 41'e 59 oldu
Merkez Bankası verilerine göre yurtiçinde yerleşiklerin (ister Türk vatandaşı, ister yabancı) bankalarda 8 Aralık itibarıyla TL cinsi 857 milyar lira mevduatı var. Aynı tarihteki döviz cinsi mevduat ise 589.5 milyar lira düzeyinde. Döviz cinsi mevduatın dolar karşılığı 152.7 milyar.
Yani 8 Aralık itibarıyla bankalarda yurtiçi yerleşiklere ait toplam 1 trilyon 446.5 milyar lira mevduat var. Bu tutarın yüzde 59'u TL cinsi mevduattan, yüzde 41'i ise yabancı para cinsi mevduattan oluşuyor.
Peki bu paylar geçmişte nasıldı dersiniz? Çok çok geriye gitmeyelim, 2012 sonundaki duruma bakalım. Bankalarda 470.7 milyarı TL cinsi, 200.9 milyarı döviz cinsi olmak üzere 671.6 milyar lira mevduat vardı. Bu mevduatın yüzde 70'ini TL cinsi olanlar, yüzde 30'unu ise döviz cinsi olanlar oluşturmaktaydı.