Türkiye'de gündeme yetişmek pek kolay değil. Ekonomi gündemine de tabii ki. Bakın, bir süre önce her gün televizyonların haber bültenlerinde ilk sıralarda yer bulan, gazetelerin ekonomi sayfalarında geniş geniş yerler ayrılan bir konu vardı, unuttuk ve rafa kaldırdık bile. Kıdem tazminatından ve bu amaçla kurulması gündeme gelen, peş peşe toplantılarla ele alınan fondan söz ediyoruz.
Sanki birden gündeme geldi kıdem tazminatı fonu, sonra da çok kısa bir sürede rafa kalktı. O tozlu raflarda iyice tozlanacak, belki üç beş yıl sonra yine sanki yeni bir gündem maddesi gibi kamuoyunun önüne getirilip tartışılacak.
Sahi kıdem tazminatı konusunda kim ne istiyordu, bu konu adeta "çok acil" koduyla niye gündeme geldi ama niye hiç yol alınamadan rafa kalktı?
İşçi, işveren ve hükümet, kıdem tazminatı konusuna ve özellikle tazminat yüküne karşı çözüm gibi sunulan kıdem tazminatı fonuna nasıl bakıyordu?
Önce işçi sendikalarından başlayalım. İşçi sendikaları kıdem tazminatının şimdiki haliyle kalmasından yana. Hele hele hakların geri götürülmesine çok keskin biçimde karşı çıkılıyor. Örneğin Türk-İş, kıdem tazminatındaki hakları geri götürecek bir düzenlemeyi genel grev sebebi sayıyor.
İşçi konfederasyonları olan Türk-İş, Hak-İş ve DİSK'in sosyal partneri durumundaki Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), eskiden beri kıdem tazminatı yükünün azaltılmasını ve 30 günlük hesap bazının 15 güne indirilmesini savunuyor. TOBB da bu görüşü hep destekliyor.