Bir köy düşünelim. Toplam 100 hane yaşıyor. Kimse çadırda ya da sokakta yatmadığına göre bu köyde en az 100 tane de konut olmalı. Oysa köydeki konut sayısı 110 düzeyinde, 10 konut alıcı ya da kiracı bekliyor.
Bu 110 konuta 80 kişi ya da aile sahip. Dolayısıyla konut sahibi olmayan 20 aile kirada oturuyor.
Birinci senaryo: Köyün muhtarı kaymakama gidiyor, ilçenin ileri
gelenleriyle görüşüyor, siyasetçileri devreye sokuyor ve sonuçta
köye kirada oturanlar için 20 konut yapılmasını sağlıyor.
Şimdi köyde kirada oturan kimse kalmadı, 100 hanenin 100’ü de ev
sahibi. Ama köydeki toplam konut sayısı 130’a çıktı.
Köyde 110 konut varken bu konutların 20’sini kiraya verenler artık kiracılarını kaybetmiş durumdalar. Daha önce de zaten 10 konut boştu, şimdi 20 daha eklendi ve boştaki konut sayısı 30’a yükseldi.
Köye yeni gelenler oluyor, evlenenler oluyor, konut ihtiyacı da artıyor. Ama daha önce 10 konut içinden seçim yapmak gerekirken ve bu konutlara sahip olanlar boş durumda az konut bulunduğu için daha sıkı pazarlık edebilirken, şimdi durum değişti. Konut sayısı 30’a çıkınca bu sefer kiralayacak olanların eli güçlendi.
Hele hele satış söz konusu olduğunda konut sahipleri açısından sıkıntı daha da büyüyor.