Bu koşullardan neyi mi kastediyoruz, hemen sıralayalım. Birincisi, Merkez Bankası’nın ortalama fonlama maliyeti ile TÜFE’deki yıllık artış arasındaki makas... Bu makas, fonlama maliyeti lehine hiç bu kadar açılmamıştı. Yani faiz enflasyonun şimdiye kadar görülmedik düzeyde üstünde. Şu durumda Merkez Bankası niye faiz artırsın?
Başka bir gösterge... Doların son zamanlarda çok arttığını dile getiriyoruz getirmesine ama son bir yıldaki artış yüzde 11-12 dolayında. (Gün-gün kıyaslamasıyla başka, ay ortalaması kıyaslamasıyla başka oranlar bulunabiliyor.) Yani doların yıllık artışı enflasyonun biraz üstünde, fonlama maliyetinin ise altında.
Peki yabancılar Türkiye’den kaçarcasına gidiyorlar mı, hayır. Hatta dönem dönem girişler oluyor, yani yabancıda bir panik hali yok.
Peki öyleyse Merkez Bankası bugünkü toplantısında hangi ekonomik gereklilikle hareket ederek faizi artırır ya da artırmalı ki?
Efendim Merkez Bankası Başkanı “Gerekirse ek sıkılaştırmaya gideriz” demiş de, bu da faiz artışı şeklinde yorumlanmışmış. Para Politikası Kurulu toplantılarından sonra yapılan açıklamalara bir göz atın! Her açıklama metninde zaten “İhtiyaç duyulması halinde ek parasal sıkılaştırmaya gidilecektir” yazar. Başkan da bu doğrultuda bir açıklama yapmış; hepsi bu. Kaldı ki “Gerekirse” diyor, “Gerekirse”... Bundan, “şimdi gerektiği” anlamı çıkar mı?
Fark 2.52 puan