Yıllardır tartıştığımız bir konu var; faiz ve döviz kurunun düzeyi. Faizin ve kurun yüksek olduğu görüşünden hareketle bu değerlerin daha makul düzeylere çekilmesi gerektiğini dile getiriyoruz.
Aslında makul düzeyin ne olduğunu tam olarak ortaya koyma şansımız da yok, hele faizde...
Enflasyon kadar faizden söz ediyorsak, faizi daha da artırmamız gerekiyor, çünkü son yılların verileri gösteriyor ki faiz enflasyonun altında seyrediyor.
Yok eğer faizi daha da düşürelim, diyorsak bu durumda da bankalardan yoğun bir mevduat çekilişiyle karşı karşı kalacağız ki herhalde bunu da kimse istemez ve göze alamaz.
"Faizi birden indirelim, böylece enfl asyon da hızla geri gelir" diye yaklaşıyorsak, enflasyondaki bu geri çekilmenin en fazla bir iki ayda gerçekleşmesi gerekir, yoksa mevduattan kaçış yine önlenemez.
Döviz kurunda ise "makul" düzeyi kestirmek daha kolay. Merkez Bankası'nın reel efektif döviz kuru endeksine bakarak Türk Lirası'nın çeşitli paralardan oluşan sepet karşısında reel olarak ne kadar değersiz olduğunu söyleyebiliyoruz. 2003 yılı baz alınarak hesaplanan bu endeks, bize Türk parasının haziran itibarıyla en değersiz konumda olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla Türk parasının değerini artırmalı, yani döviz kurlarını aşağı çekmeliyiz. Bunda tereddüt yok da ama bu "Hadi" deyince olmuyor. Zaten olabilse, TL böylesine değersiz hale gelene kadar adım atardık.