Türkiye 24 Haziran’da, en geç 8 Temmuz’da bir süredir zaten fiilen uygulanmakta olan yeni yönetim şekline resmen geçmiş olacak. Artık başbakanın bulunmadığı, adını başkanlık değil de “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” olarak koyduğumuz yönetim şekline...
Vatandaşın kafası karışık; eksik olmasınlar “demokrasi aşığı” bazı siyasiler de bu karışıklığı pekiştirmek için adeta ellerinden geleni yapıyorlar.
Artık açık açık dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğu ayrı siyasi partilerden oluşursa kaos doğarmış ve seçimin yenilenmesi söz konusu olabilirmiş...
Ne yani kazanana kadar seçim, öyle mi? Sevsinler sizin seçmen iradesine olan saygınızı! Hani sandıktan çıkan sonuç kutsaldı?
Ve sevsinler sizin olacakları görme, geleceği okuma ve öngörme konusundaki engin yeteneklerinizi!
O hiç beğenmediğimiz, yerden yere vurduğumuz koalisyon hükümetlerinde bile hükümetin arkasında bir yasama çoğunluğu olurdu, zaten koalisyon ancak o şekilde kurulabilirdi. Ama bu sefer bu yeni sistemde yürütmenin başındaki Cumhurbaşkanının arkasında yasama çoğunluğu olamayacağını göremedik. Belki de Anayasa değişikliği sürecinde Meclis çoğunluğunun öneminin artık kalmadığını düşündük ve bu yüzden yasama çoğunluğu konusunu önemsemedik.