Yurtdışında yerleşikler ya da yaygın ifadeyle yabancılar bu yıl hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi alımı yoluyla net 11 milyar dolar getirdiler. Bu, son beş yılın en yüksek tutarı.
Şimdi belki de kara kara düşünmemiz gereken şu: “2017’yi döviz yönünden fena geçirmedik ama ya yabancılar 2018 yılında bu yılki kadar döviz getirmezlerse ne olacak?”
Çarkın dönebilmesi için belli bir dövize ihtiyacımız var. Elbette Türkiye’nin döviz kaynağı yalnızca hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedine gelen para değil. Ama bu para adeta “dişlileri yağlayan” bir para. Azaldı mı, hele hele olmadı mı, sıkıntı yaşanıyor.
Hem bu “taze” döviz girecek ki piyasaya, hisse senedi piyasası canlı seyretsin; devlet iç borçlanma senetlerinin faizi çok fazla yükselmesin, hatta yerine göre çok talep olunca düşsün.
O yüzden bu paranın gelmesi önemli. “Gelmezse gelmesin, onlara mı kaldık” deme lüksümüz ne yazık ki yok.
Evet, onlara kaldık çünkü ya da kalmış durumdayız. Kaç yıldır öyleydi, kaç yıl daha da öyle olacak.