Distopik bir gelecekte Dünya ikiye ayrılmıştır. Bir taraf modern, müreffeh, kalkınmış ve gelişmişlik düzeyi gayet yüksek durumdayken diğer taraf ise ekonomik açıdan oldukça kötü, yoksulluğun, sefaletin ve kederin kol gezdiği bir yıkım içerisindedir. İki taraflı bu dünyanın kötü tarafında yaşayıp daha iyi tarafına geçmek isteyen insanlara bir şans verilir; ancak bu şansı elde etmek hiç kolay değildir. Çünkü aday olan insanlardan sadece %3’ü daha iyi tarafa geçmeye hak kazanacaktır.
20 yaşındaki gençlerden oluşan adaylar, “süreç” adı verilen bir elemeden geçmek zorundadırlar. Mülakat aşaması ile başlayan süreç, mülakatı geçen adayların küçük gruplara ayrılıp birbirleriyle neredeyse ölümüne bir yarışa girişecekleri oyunlardan kuruludur. Adaylar birbirleriyle acımasız bir rekabete girişirler. Kaybetmenin telafisinin olmadığı bu “süreç”, yaşadıkları coğrafya ve yaşam koşulları itibariyle bir felaketin içinde doğan bu gençler için yegâne “kurtuluş” yolu olarak görülür.
Yıkılmış, paramparça olmuş ve sefalet içindeki Kara’dakiler; sağlıklı, zengin ve tasasız bir hayat süren Açıklar’daki insanların arasına katılmak için tek imkân olarak gördükleri süreci sahiplenirler. Meşruluğundan şüphe duymazlar. Öte yandan süreci yönetenlerin ideolojik-politik ajanları, Kara’dakilere sürecin nasıl bir nimet olduğunu anlatmaktadırlar. Anneler gözyaşlarıyla evlatlarına sarılıp %3’ün içinde yer almalarını umut ederek “süreç” adı verilen elemenin yapılacağı binaya onları gönderirler. Yine de Kara’da, süreci sorgulayan ve sürece karşı mücadele edenler vardır ve örgütlenmelerini “Dava” olarak tanımlamaktadırlar.
Distopik bir kurguya sahip olan %3, online film ve televizyon içeriği portalı Netflix’in yeni dizilerinden. Pedro Aguilera tarafından uyarlanan dizinin yönetmenliğini Cesar Charlone üstleniyor. Diziyi bizim açımızdan ilginç kılan özelliği ise kurgusu. Distopik karanlık bir kurgu bugünün dünyasına çok uzak durmuyor. Hatta bugünün modern dünyasına pek çok açıdan projeksiyon tutuyor. Benim aklıma ilk gelen ise modern zorunlu eğitim sistemi.
Tıpkı dünyanın diğer ülkelerindeki akranları gibi MEB bünyesindeki okullarımızda bulunan 20 milyon çocuğumuz, gencimiz amansız bir süreç içerisindeler. Daha iyi bir yaşamın, dolgun maaşlı bir işin, parlak bir kariyerin okuldan geçtiği küçük yaşlardan itibaren onlara vaaz ediliyor. Süreç’te kalmaları gerektiği, sürecin dışında başka bir alternatif olmadığı zihinlerine kazınıyor. Onlara yarışa katılmalarının, rekabete girmelerinin ve %97’yi arkada bırakıp en iyi okullara ulaşmalarının önemi anlatılıyor. İyi yaşamın, yaldızlı geleceğin o okullardan geçtiği anlatılıyor. Bu yapılırken yoğun bir ideolojik-politik yükleme de yapılıyor; çünkü endoktrinasyon sürecin vazgeçilmez katığı.
Öte yandan zorunlu eğitim sistemini, %3 dizisinden daha karanlık hale getiren noktalar var. Dizide süreci yönetenlerin, düzeneği kuranların buna sahip çıkma konusundaki çabalarını, gayretlerini ve sürecin aksamadan devam edebilmesi için gösterdikleri ihtimamı görüyorsunuz. Küresel bir kafese dönüşen modern zorunlu eğitim düzeneği için konuşacak olursak sistemi kuranların böyle bir çaba, gayret ya da ihtimam içinde olmalarını gerektirecek bir durum yok. Çünkü tıpkı ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada bu düzeneğe en çok mağdurları sahip çıkıyor. Sistemi en çok kutsayanlar mağdurları oluyor. Modern zorunlu eğitimin fazladan bir muhafıza ihtiyacı yok anlayacağınız. “Süreç” tıkır tıkır işliyor!