Türkiye’de aktüel siyasi gerilim ve o gerilim içinde yer alan pozisyon alışlar, git gide hadiselerin genel seyri içinde oturduğu bağlamı körlemesine ıskalayan, gerçeklik kaygısı bakımından düşük limitlerde seyreden ve artık dramatik bir hal almaya başlayan bir noktada demirlemiş görünüyor.
Son bir ayda yaşadıklarımız durumun vahametini ortaya koyuyor.
Akıl ve iz’anın askıya alındığı bu aralık, klinik düzeyde psikolojik savrulmaların eşlik ettiği bir motivasyonla gerçekleşen yaklaşımlardan ardı ardına kesitler sunuyor.
Mantık çerçevesinin paramparça edilmesi pahasına sürdürülen kavga akıl-dışı önermelerle aklileştirilmeye çalışılıyor.
Kendisini kendisi dışında bir başkasına ihtiyaç duymaksızın onayan hatta kutsayan, referansı bizzat kendisi olan bir güruh gözlerini dikmiş ‘günah keçisi’ ilan ettikleri Ak Parti ve Cumhurbaşkanı hakkında köpürttükleri nefrete, biriktirdikleri kine ortak olup olmayacağınıza bakıyorlar.