Eğitim sistemi 300 yıllık yaramız.
Ve sürekli kanıyor!
İstikbalimiz bu sistemin kurgusu, işleyişi ve hasılasıyla yakından ilintili. 19.yüzyılın rüzgârı hâlâ eğitim-öğretim faaliyetlerimize yön vermek, istikamet tayin etmek istiyor. “Zorunlu”, “kitlesel”, “laik” eğitim erken Cumhuriyet devrinin motivasyonu ile bugünlere geldi. Sistemin ideolojik yükleme istasyonu olarak kurgusu, teklif ettiği ilişki biçimi, mekân tasarımı, ders içerikleri başından beri sorunluydu. Ne var ki Türkiye'deki koşullar bir zamanlar en temel haklarından mahrum edilen insanlar için bir eğitim sistemi tartışmasından çok “eğitim hakkı” kazanma mücadelesini öne çıkardı. Bugün geldiğimiz noktada ise kalitesi tartışılsa da eğitime erişim noktasında kimsenin hakkının gasp edildiği söylenemez. Ne var ki okulun, kampüsün bahçesinden içeri girmek “katılım” probleminin çözümüydü. Giriş bileti, giriş biletidir; yoksa girdiğiniz yerin tam da sizin istediğiniz ve size hitap eden bir yer olmasını garanti etmez.