Adil ve özgür bir yaşam talebi ile bütünleşen 1 Mayıs maalesef ülkemizde kutlama yapılacak alanın neresi olacağı üzerinden tartışılıp heba edilmektedir.Özellikle “kanlı 1 Mayıs” olarak tarihe geçen 1977 Mayıs’ının acı hatırası Türkiye’de ki tüm kesimlerin zihinlerine ipotek koymuş vaziyette. Taraflar bugünün ve yarının sorun alanlarını, çözüm önerilerini, bugüne ve geleceğe dönük hak ve adalet taleplerini dillendirmek, dünün ve bugünün prangalarını çözecek eleştiriler, sorgulamalar, gündemler oluşturmak yerine maalesef dünün, bugünü ve yarını esir almasına rıza göstermektedirler.
1 Mayıs'ın nerede kutlandığının elbette sembolik bir anlamı vardır. Bu açıdan 1 Mayıs Taksim'de de kutlanabilir ve devletin bu tür talepleri karşılama eğiliminde olmasının gerilimi düşürücü ve normalleştirici bir işlevi de olabilir. Ancak asıl sorun, 1 Mayıs’ın nasıl kutlandığı, hangi talep ve beklentilerle, sorun ve çözüm başlığı ile gündemleştiğidir. 1 Mayıs ana tema olarak geçmişin yâd edilmesi üzerine değil, geçmiş acıların canlı tutulması için değil mevcut ve muhtemel sıkıntıların, problemlerin, açmazların gündemleştirilmesi, kamuoyuna mal edilmesi ve siyaset üzerinde anlamlı ve ciddi bir baskı oluşturulmasını ifade eden dört başı mamur siyasal bir eylemlilik hali olmalıdır. 1 Mayıs’ın özünde yeni, adil ve ahlaki bir yeniden bölüşüm talebine yaslandığı, içerisinde yaşam sürdürülen yaşam ve ilişki ağına esaslı bir müdahale anlamı taşıdığı aşikârdır. Dolayısıyla bir taraftan son dönemlerde her şeyin içeriğini boşaltan “nihilist dalga”nın 1 Mayıs’ı da içeriksizleştirme, siyasal olandan bağımsız çiçek-böcek karnavalına çeviren taarruzuna itirazı yükseltmek önemlidir. Diğer taraftan marjinal unsurların 1 Mayıs’ı kendi hücrelerinin arka fonuna yerleştiren, içeriğini ve mesajını yönlendiren pragmatizmlerini faş etmek ve inisiyatifi ele almak zaruridir.