Afrin Harekâtı milletimizden tam destek gördü. Hemen herkesin duası TSK için. Zira TSK kurtardığı yerlerde yerli halka sıcak davranıyor, halka yardım elini uzatıyor. Yaraları sarıyor, kimsesizlere el uzatıyor, hastaları Türkiye’ye naklederek tedavilerine yardımcı oluyor.
Yerli halk zaten terörden yılmış, yıkılmış ve halkın çoğu topraklarını terk etmek zorunda kalmış. Peki, bu halk nereye gitti? Tabii ki Türkiye’ye sığındı. Şimdi Türkiye, Afrinlileri mülteci olarak kabul edip, misafir edince ses yok ama Afrin’i terörden arındırmak için girince mi ses var? Bu ses nereden çıkıyor?
Türkiye’nin Afrin operasyonuna tepki gösteren ülkeler belli. ABD ve Avrupa tamam. Bunlar zaten Haçlı, diyecek yok! Ne var ki bir de içimizdeki basiretten yoksun insanlar var. Neymiş bu harekât Kürtlere imiş! Yok ya, daha neler neler! İslamî anlayıştan yoksun, ırkçı bir TSK varmış! Bilinçaltlarında yatan Türk düşmanlığını ifşa ediyorlar.
Afrin operasyonu yazılı ve görsel medyada sürekli tartışılıyor. TSK tamam ama ÖSO’ya hayır, diyenler; bu harekâtı “ulusçu” olarak görüp zihniyetin kökünü İttihat ve Terakki’ye bağlayanlar; operasyonu “savaş” olarak değerlendirip Müslüman’ın Müslüman ile savaşı diyenler var.
Bu bağlamda Millî gazete yazarı A. Haydar Haksal “Susma Zamanı” isimli bir yazı kaleme aldı. Çok da tartışılan yazıdan bir bölüm:
“Bu, ulusal, laik, seküler, liberal ve faizci devletin Misak-ı Milli sınırlarının savaşı. Bu bir medeniyet savaşı değil kavimler savaşı. Laik seküler cumhuriyetin ırkî refleksli bir savaşı.”