Tartışma programlarında “Kur'an, din, peygamber, hadis, ,ahlak, terbiye, edep, usûl” öğrenmeye çalışıyoruz. Heyhat!
İzlediğim ve gördüğüm kadarıyla öncelikle bir “usûl” problemimiz var. Bilgi ve nezaketin ağır gelmesini beklediğimiz programlarda ne yazık ki şiddet, tahkir ve taciz ağır geliyor. Bize ne oldu böyle? Nereden nereye geldik?
Bir başkaldırıdır gidiyor. Herkes âlim durumda. Kimse, kimsenin ilmine, izzetine hürmet etmiyor. Herkes kendisini rahatlatacak fetvalar bekliyor. Herkes, tartışmacılardan kendi vicdanlarını rahatlatacak cümleler duymak istiyor. Takım tutar gibi tartışmacı tutuyoruz.
Tarihten, edebiyattan nasibini alamamış onca diplomalı cahil var ki pervasızca konuşabiliyor. Bu milletin tarihinden ve kalbinden Peygamber sevgisini çıkarırsanız geriye hiçbir şey kalmaz. Amaç da budur. Hz. Peygamber'in hayatı, örnekliği, tavsiyeleri bizzat kendisinin tasarrufta bulunduğu bir durumdan çok ötedir. O bakımdan onun hayatı Kur'an, ahlakı ise Kur'an ahlakıdır.
İslam tarihi boyunca maruz kaldığımız tehlikeli akımların hiçbiri bize doğrudan zarar veremedi. Hakikati görmek yerine ayrıntılardan, hikâyelerden yola çıkarak saldırdılar. Ancak şu âyetleri görmek istemediler:
“Allâh'a ve Peygamberʼe itaat edin ki size merhamet edilsin.” (Âl-i İmrân, 132)