Ayasofya’nın tamamını ibadete açmadan kimse İstanbul’un fethini kutlamasın! İstanbul’un fethinin sembolüdür Ayasofya. Ayasofya ibadete kapalı ise fethin anlamını idrakten uzağız demektir. Ayasofya’nın niçin kapatıldığını biliyorsak, ibadete açmakta acele etmeliyiz. Zira Ayasofya esarettedir.
İstanbul'un fethinin 565. yıl dönümü kutlamaları oldukça gösterişli geçiyor. Bu gösteriş bizi aldatmamalıdır. Zira son zamanlarda hep gösterişlere aldanır olduk. Hakikatin yüzü başka. Boğaz’da ışık, su ve lazerin birlikte kullanıldığı görkemli bir fetih gösterisi izledik. Elbette bu kutlamaları yapanları da kutluyoruz. Fethi kutlayan bir nesil, neden Ayasofya’nın kapalı oluşundan rahatsız değil. Rahatsız ise ne yapıyor bu nesil Ayasofya’yı açabilmek için? Gösteriler Ayasofya’nın esaretini gölgeliyor. Havaya kapılıyoruz. Ayasofya ise hüzünlendikçe bizden intikamını alıyor aslında. İstanbul, eski İstanbul da olmaktan çıktı zaten. İstanbul’u fetheden Sultan Fatih çıkıp gelse ne derdi?
Gökdelenler, denizi kapatan yalı sahipleri, Boğaz’a hâkim zenginler, gecekondular, çekilmeyen trafik, kalabalık, işlenen suçlar, işlenen günahlar… Hepsi de İstanbul’da çokça mevcut. Peygamberin müjdelediği şehir İstanbul! Hepimiz bir bir taşını toprağını kirlettik bu aziz şehrin.
İstanbul âşığı Yahya Kemal’in seslendiği şehir nerede şimdi?
“Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.”
İstanbul’un sade bir semtinin bir ömre değdiği İstanbul’un değil bir semti, bir caddesinde emin bir şekilde gezemiyorsak ne demeli? İstanbul’u fethettik ama onu koruyamadık! Merhum Necip Fazıl’ın meşhur şiirine konu olan İstanbul’u kaybettik!