Siyasî hayatımızın saygın ve sağduyulu lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin 2019 seçimleri hakkındaki sözleri oldukça dikkat çekti. MHP, “16 Nisan Referandumu”nda da “evet” tarafında politika izleyerek hükümeti desteklemişti. Daha geriye gittiğimizde 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 garabetini engellemek için Meclis’te hazır bulunmuştu. Daha da geriye gittiğimizde 2002’de yapılan erken seçim kararında Bahçeli’nin rolü büyüktü. Bu siyasî kararları ve duruşları sıraladığımızda Bahçeli’nin Ak Parti’ye ciddi destek sağladığını söyleyebiliriz. Peki, Bahçeli’nin bu kararları kime yaradı, kimin önünü açtı? İktidarın Bahçeli’ye karşılığı ne oldu? Bu sorular üzerinden 2019’a bakmak ve yürümek gerekir.
“Bu memlekette sağcı solcu yoktur, ilerici gerici yoktur; bu memlekette namuslular ve namussuzlar vardır.” diyor Cemil Meriç. Memleketimizde namussuzlarca kurulan ihanet şebekeleri ve onların kirli siyasetleri varken, Bahçeli’nin namuslu duruşunun karşılığını kim verecek? Sayın Bahçeli’nin bu duruşu toplumun büyük bir kesimi tarafından takdirle karşılanıyor. Sayın Bahçeli’nin tek beklentisi ve düşüncesi ülkemizin geleceğinin güvende olmasıdır. Buna mukabil iktidar cephesinin sadece teşekkür etmesi 2019 için yeterli midir?
Üstat Necip Fâzıl Kısakürek, "Elin oğlu okur atomu böler. Bizimkiler okur milleti böler." diyor. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'nin 2019 desteğine ilişkin açıklamalarını değerlendiren Sayın Cumhurbaşkanı’mız, "Seçimler arefesinde Sayın Bahçeli'nin yerli ve millî duruşunu özellikle vurgulamam lazım. Bu yerli ve millî duruşla birlikte inanıyorum ki ülkemizde bizi bölmek, ayrıştırmak isteyenler hedeflerine ulaşamayacaktır. Bizler 7 Ağustos ruhunu yaşamakta kararlıyız." dedi. Yani bu ifadelerden anlaşılıyor ki Bahçeli, partisinin kırmızı çizgisi olan “bölücülük” ile mücadele konusunda ülkemizin bekası için R. Tayyip Erdoğan’a destek veriyor.
MHP’nin şu sloganını hiç unutmam: “Biz bu ülkeyi karşılıksız sevdik.” Sayın Bahçeli’nin hiçbir siyasî hesabı ve talebi olmadan sadece ülkenin bölünmez bütünlüğüne dönük hareket etmesini bu slogan açıklamaya yeter.
“Bir siyasetçi gelecek seçimi, bir devlet adamı gelecek kuşağı düşünür.” diyor James F.CLARKE. Sayın Bahçeli de bu sözü doğrular nitelikte bir adım atmaktadır. İsterse siyasî hayatına mal olsa bile Bahçeli, milletin değerleri ve inançlarına aykırı bir adım atmıyor.
Bir zamanlar Mesut Yılmaz, 8 yıllık kesintisiz eğitimin dayatıldığı ve sadece İmam- Hatipleri yok etmeyi amaçlayan siyasî kararını açıklarken “Siyasi hayatıma mal olsa bile bu kanunu çıkaracağım.” demişti. Bu tarihî kararları unutmamak lazım. Bahçeli’nin bugünkü kararını da unutmamak gerekir.