Hayatınıza güneş gibi doğarlar. Yıldız gibidir onlar. Kimisi yönünüzü bulmanıza, kimisi de kendinizi bulmanıza vesile olur. Yaptıkları işi meslek olarak değil de sevgi ve duygu işçiliği olarak görür onlar. Yüksekten değil, yürekten bakarlar. Yüzünüze değil, özünüze dokunurlar. Gözünüz olurlar. Yüreğinizin atışını takip ederler. Adım adım izlerler sizi. Sizinle sevinir, sizinle hüzünlenirler.
Dağların ardında bekleseniz de gelir onlar. Tek güçleri sevgidir, inanmaktır. Geleceğe birlikte yürürsünüz. Çocuksanız çocuk, gençseniz genç olurlar. Duygularınız karışır birbirine. Birlikte hayal kurar, birlikte çalışırsınız. Birlikte sevinir, birlikte kutlarsınız her başarıyı. Sabrederler her halinize.
Gün olur bir oyunda, gün olur bir şarkıda, gün olur bir müsamerede kalbiniz birlikte çarpar. Bir kış günü birlikte üşür, birlikte ıslanırsınız yağmurda. Birlikte koşar, birlikte coşarsınız. Ağladığınız da olur, güldüğünüz de. Ancak hep güler yüzle görürsünüz onları.
Güvenir, inanırsınız koşulsuzca. O yüzden de “Eti senin, kemiği benim!” diyerek ellerine teslim edilirsiniz. Kalemi onunla tutar ve ilk çizgiyi birlikte çizersiniz. Harf harf başlar, hece hece ilerlersiniz ilim yolunda. Renkleri, sayıları, dünyayı, ırmakları, gölleri, denizleri, dağları, bağları, bulutları ve mevsimleri öğrenirsiniz. Geçmişi öğrenir, bilinçlenirsiniz; geleceğe hazırlık yapar, hayal kurarsınız. Hedefler belirler, azimle çalışırsınız. Yanınızda hep o vardır.
Moralinizi yüksek tutarsınız sizi öven sözleriyle. Halinizle hemhal olur, yolunuza yoldaş; sırlarınızı dinler sanki arkadaş.
Hem soran hem sorulandır. Sizinle en ağır şartlarda yorulandır. Gün olur aile sıcaklığını hisseder, sığınırsınız engin gönlüne. Kapıları hep açıktır gönül evinin. Evine de gidersiniz aslında, yüreğinin en tenha yeridir yeriniz.