Siyasi gündemi bir tarafa bırakıp eğitim ve kültür alanında geleceğe projeksiyon tutacak kalıcı çalışmalar yapmak lazım. Eğitim ve kültür hayatımız çoğu kez ihmal ediliyor. Bu ihmalin doğurduğu sıkıntıları toplumun her kesimi yaşıyor. Aileler, okullar, kurumlar ve toplumun tüm kesimlerinde farklı sancılar mevcut. Bir çare!
Hakikati korkmadan ve hakikati yükselterek anlatmak ve gece gündüz çalışmalar yapmak gerekiyor. Gösterişsiz ve yalnızca hakiki çalışmalar içinde bulunmak lazım. Bir vakıf başkanı dostumla istişare yaparken, kendisinin “göz önünde olmadan ve özellikle gençlere dönük sahada birebir temasta bulunarak sonuç odaklı ve somut verileri olan çalışmalar” şeklinde evsafını çizdiği samimi çalışmalar yapmak gerektiği konusunda mutabık kaldık.
Dünyada ne olup bitiyor, biraz ilgilenelim derken hakikat kervanının treni çoktan gelip geçebiliyor. Gün doğuyor, bir bakmışsınız akşam olmuş. Gençlerimiz bir girdabın içine kapılmış gidiyor! Zamanın çarkları, sistemin acımasızlığı ve tutarsızlığı, ailelerin kendi başaramadıkları her şeyi çocuklarının üzerinde gerçekleştirmek isteyişleri, bu sınırsız başarı talebiyle gelen hırs, bencillik, yalnızlık derken çocukların bozulan ruhsal düzenleri ve psikiyatrik tedaviler…
Oysaki “Delikanlım, işaret aldığın gün atandan/ Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !” dizelerindeki mesuliyet duygusu ve şuuruyla yaşamak gerek.
Evet, bunları yaşıyoruz. Bu sosyal vakalara geçici tedbirler ile çözüm bulmaya çalışıyoruz. Bu soysal yaralara merhem olacak vakıf ruhlu insanlara, samimi gayretlere ihtiyaç var. Yaşadığımız ve üzerimizde travma oluşturan ruhsal çöküntülerimiz arttıkça artıyor. İlacımız, şifamız kendi hakikî öz benliğimize dönmekle mümkündür. Daima dış müdahalelerle ve palyatif çözümlerle günü geçiştirmeyi bırakmalıyız.
Bu konularda aileler, toplum, vakıf, dernek ve devlet yetkilileri olmak üzere herkesin bir gayret göstermesi gerekiyor. Ciddi dayanışma içinde bu çalışmaları yapmalıyız. Ancak bu alanlarda da sıkıntılar yaşanmaktadır. Bir yarışa dönen sivil toplumculukta her yapı kendi alanını genişletme, kendisine yeni kapılar açma derdine düşmüş durumda. Birlikte yapılacak, dayanışma içinde olunabilinecek o kadar çalışma varken, zaman zaman biri diğerinin önünü kesebiliyor bile. Yazık!