Türk Silahlı Kuvvetleri arka arkaya yeni reformlara konu
oluyor.
Son olarak, genelkurmay başkanlarının kuvvet komutanları arasından
değil, orgeneral ve oramiraller içinden cumhurbaşkanı tarafından
atanması hükmü getirildi. Genelkurmay Başkanlığı'nın ordunun eğitim
ve lojistik hizmetlerle ilgili yetkileri de Milli Savunma
Bakanlığı'na devredildi.
Değişikliklerde hedef aynı: Askeri gücün tek elde toplanmasını
engellemek ve askeri gücün denetimi siyasi iradeyi terfi ve
tayinlerde belirleyici, askeri işleyişte ise müdahil kılarak
yapmak.
Hedef ve araçlar doğru ve çağdaş. Nitekim NATO'da orduların
demokratik denetimine ilişkin üç temel ilkeyle, “askeri kurumun
siyasi otoriteye mutlak bağlılığı”, “bağlılığın mali, idari ve
askeri etkin denetimi”, “askeri kurumda güç yoğunlaşmasından
kaçınma” ilkelerle uyumlu...
Ancak yine de ortada kimi sorular var.
En önemlisi şu: Darbe girişiminden sonra parça parça yapılan bu
düzenlemelerin bir sistematiği var mı?
Hangi tercihlerde bulunursa bulunsun böyle bir sistematik, dün de
söyledik, üç gereği ayrı tatmin etmek zorundadır.
Bunlar, önce “ordunun demokratik denetimi” ardından “askeri yapının
dış siyasi etkiden koruması”, en nihayet “siyasi denetim ve askeri
etkinlik arasındaki optimum dengenin sağlanması”dır.
Bizde oluşmakta olan yeni düzende bu açıdan bir karmaşa olduğu
söylenebilir.