Önceki gün Murat Karayılan ANF'ye şunları söylemiş:
“Seçime savaşla gitmek ve iktidarda kalmak isteyen AKP zihniyetinin
geliştirdiği topyekun savaş kapsamında barış mitingi kana
bulanmıştır. Ankara saldırısı 20 Temmuz günü Suruç'ta gerçekleşen
bombalı saldırının bir devamıdır. AKP ile devlet içindeki bir kesim
savaş konusunda uzlaşarak IŞİD'le birlikte hareket
ediyorlar...”
PKK uzunca bir süredir bu söyleme dayanıyor, kendi kitlesini bu
dille seferber etmeye çalışıyor. Bu dil, bölgenin ve ülkenin siyasi
gerçeklerine teğet bile geçmeyen bir nitelik taşısa da, keskin
inançlı ve keskin muhalif kesimlerde belli bir algıyı yerleştirmek
için kullanılıyor. Türkiye'de ve Ortadoğu'da, hatta Batı'ya bu
algıyı yaygınlaştırmak bugün “Kürt siyasi hareketi savaş
stratejisi”nin önemli ayaklarından birisi olarak karşımıza
çıkıyor.
Nasıl?
PKK'nın bir meselesi var: Rojava'da siyasi olarak kökleşmek, orayı
da kapsayan bütüncül bir ulus haritası oluşturmak. Çözüm sürecinin
hızla ilerlemesine engel olan ana faktör de aslında Rojava
meselesinin devreye girmesi oldu. Suriye'nin Kuzeyi'nde ortaya
çıkan siyasal ve toplumsal enerjinin Kürt hareketi ve Türk devleti
için ifade ettiği farklı anlamlar farklı istikametlere evrildikçe
gerilimler arttı.