Kürt sorunu gidişiyle, kapsadığı ulusal ve bölgesel çatışma
alanıyla en çok endişe duymamız gereken konu. Seçimler bile bu
sorun karşısında ikincil önemde seyrediyor, güvenlik ve muhtemel
sonuçları açısından Kürt sorunuyla iç içe girmiş bulunuyor.
Öyle bir noktaya ilerlenebilir ki, bu sorun, siyasi istikrarı
hükümet modelinden, hükümet istikrarından daha fazla etkileyebilir.
Ülkenin alacağı demokratik ya da güvenlikçi yön bile hükümet
terkibinden çok, bu sorunun tüm siyasi aktörleri aşan istikametiyle
şekillenebilir.
Nitekim bir yandan Rojava'da ortaya çıkan yeni durum ve dengeler,
diğer taraftan Güneydoğu'da bugün ucu bir taraf için özerklik ilan
etmeye diğer taraf için bunu engelleyecek operasyonlar yapmaya
giden alan kontrolu kavgasının ulaştığı nokta, her iki taraf için
de çözüm sürecini mevcut haliyle işlevsiz kıldığı, çözüm süreci bu
iki durumu kuşatmadığı, onları yanıtsız bıraktığı için bu çatışma
ve yangını yaşıyoruz
Çatışan aktörlerin kendilerini doğrulamaları, bunu yaparken insan
hakları, demokrasi, mağduriyet, bütünlük, vatan, onur gibi
kavramlar kullanmaları, şu ya da bu merkez , bu ya da şu siyasetçi
gibi aktörleri öne çıkarıp, tek sorumlu kılmaları sık görülen bir
durumdur. Bu tür araçsallaştırmalar ancak gerçek stratejileri
maskeler, malum kavramlarla paketlerler.
En çok bu nedenle, yaşananlara bakarken “karnından konuşmak”, iktidarla mutlak mesafe ya da iktidara mutlak destek güdüsüyle araçsallaştırılmaya gönüllü olmak, bana manasız ve tehlikeli geliyor.