İşe İslamcı çevrelere ablalıkla başladı. Sonra ilişkileri adım
adım derinleşti. AK Parti kurulduktan bir süre sonra ikinci el
danışmanlığa soyundu, bakanlarla bakanlık idare etmeye kalktı.
Devlet, devlet sürekliliği diyerek MGK'yı, kırmızı kitapları el
altından savunduğu, askeri vesayetten söz edenlere alerji duyduğu,
Kürt hareketini bölücülükle eş değer tuttuğu evrede yazdığı garip
yazılar hala arşivlerde duruyor.
Arada üçüncü dünyacılık aşkı da yaşadı. Esat sevgisini telkin etme,
baskı altında olduğunu söyleyen İranlılara başörtüsü konusunda ders
verme dönemiydi bu.
Zamanı geldi, bu kez Ergenekonculuğun, ulusalcılığın kıyılarında
dolaştı.
Sonra nasıl olduysa Kürt hareketinin limanına yanaştı. Eş başkanlar
kadar fiyakalı dolaştı parti çevrelerinde, toplantılarında, onları
yönlendirmeye gayret etti, velhasıl kendisini Kürtlerin ablası
haline getirdi. Parti otobüslerinin üzerinde milletvekilleriyle
birlikte zafer işareti yapan gazeteci bile oldu.