Dikkat çekiciydi: HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bir kaç gün
önce IMC televizyonunda katıldığı bir programda “Erdoğan çözüm
sürecinin, özellikle Dolmabahçe mutabakatının AK Parti'ye oy
kazandırmadığını anketlerle görünce geri adım attı” diyor ve
yaşanan son krizi bir ölçüde buna bağlıyordu.
Devamında ise kendileri açısından “çözüm sürecinin seçimlerden daha
önemli olduğu” anlamına gelecek bir açıklama yapıyordu. Demirtaş'ın
“seçim sonuçları ne olursa olsun, barajı geçsek de geçmesek de
süreç devam edecektir, etmelidir” açıklaması Kürt hareketi
açısından ana bir gerçeğin altını çiziyor.
Partiler arası rekabetin yoğun seçim atmosferinde çözüm sürecine
ilişkin açıklamaları hangi mesafede dinlemek gerektiğini gösteren
bir açıklamadır Demirtaş'ınki. Bu mesafe, daha önce İmralı
heyetinin yaptığı “süreç an itibariyle bitmiştir” tarzı
açıklamaların seçime dair, siyasal ve konjontürel nitelik
taşıdığını da bir kez daha ortaya koymaktadır.
Tüm bunlardan çözüm sürecine dair, kendiliğinden ortaya çıkan iki
sonuç elde etmek mümkündür.
İlk sonuç, çözüm sürecinin seçim rekabetine tabi olduğu, bu
çerçevede hem araçsallaşması hem öne çıkmasıdır.