Dünkü yazının son cümlesiyle başlayalım:
“Çözüm sürecini kopuş riskiyle karşı karşıya bırakan diğer faktörler, sırasıyla Erdoğan'ın bakışındaki kırılma, sürecin aktörlerinin flulaşması, seçim sonrası siyasi partilerin oy-çözüm süreci arasında kurdukları bağlar ve yeni siyasi yelpaze olarak karşımıza çıkıyor."
Bunlara Rojava'da kronikleşen krizi, ülkede esen “üst akıl” açıklama furyasını, bu furyanın Kürt meselesi algısını kuşatması eklenirse, risk haritasının tüm yönleri çıkar.
Önce şunun altını çizelim: Türkiye'de çözüm süreci önce siyasi iktidarın, iktidarın başındaki ismin, Tayyip Erdoğan'ın iradesini göstermesiyle başladı. Bu siyasi iradenin ortaya çıkmasını sağlayan zorlayıcı faktörler, örneğin Kürtlerin mücadelesi, örneğin çatışmanın sürdürülemez hale gelmesi gibi unsurlar ne denli etkili olursa olsun, benzer örnekler bu tür süreçlerde siyasi iradenin ve cesaretin özerk ve özgül ağırlığının her zaman yüksek olduğunu göstermiştir.