Onlarca karine, gösterge, işaret arasından bir kaçına
bakalım...
Önce bir haber:
“Gülen cemaatinin üyesi olduğu iddasıyla görevinden alınmış olan,
İstanbul eski Güvenlik Şube Müdürü Mithat Aynacı, Vatan Caddesi'nde
bir tank içinde askeri kamuflajlı olarak gözaltına alındı.
Aynacı'nın tankın üstündeki askeri giyisili görüntüleri DHA
kamerasına yansıdı…”
Sonra bir söyleşi:
MİT'in istihbarattan sorumlu eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş
muhabir Ekin Karaca'nın, “Darbe girişimini Gülen Cemaati'nin
yaptığından kesin emin misiniz?” sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Kesinlikle... Bu tereddüt götürmez bir durum. (…) Benim kendi
pratiğim açısından Gülen Cemaati 1970'li yıllardan itibaren
özellikle TSK, Emniyet ve yargıda, devlet bürokrasisinde
kadrolaşıyor. Bir defa TSK içerisinde ciddi şekilde örgütlenmiş,
Silahlı Kuvvetler bünyesinde yaygın şekilde birbiriyle bağlantılı
olarak hareket eden bir yapı söz konusu. Bu yapıda çok üst
rütbeliler de bulunuyor…”
Ve bir Genelkurmay'dan bir açıklama: “15 Temmuz 2016 akşam
saatlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan illegal
çete mensubu terörist hainlerin (FETÖ) girişimleri 17 Temmuz 2016
günü saat 16:00 itibariyle bütün yurt genelinde tam anlamıyla
bastırılmış ve Türk Silahlı Kuvvetleri birlik ve kurumlarının
tamamında mutlak kontrol sağlanmıştır…” (Girişiminin) Türk Silahlı
Kuvvetlerinin (…) ezici çoğunluktaki mensuplarıyla kesinlikle
hiçbir alakası yoktur.”
Bunlara bir de, Balyoz davasından hapse düşmüş, emekli edilmiş
denizci bir kurmay albayın, darbecilerin nereleri, nasıl kontrol
ettiğini gösteren, bunun planlanması ve organizyonunu fikirini
veren, darbenin ana kumanda odasını tarif eden şu notunu
ekleyelim: