Siyaset-toplum, devlet-siyaset ve devlet-toplum ilişkilerinin
bildik ve evrensel bir “demokratik şema"sı vardır.
Bu şemada toplumun çoğul talepleri esastır.
Çoğul toplumsal talepler, bu şemanın başka bir esasıyla, zamanın
ruhu ve evrensel değerlerle ele verir, onların süzgecinden geçer ve
kendi aralarında konuşurlar.
En nihayet siyasi kararlara dönüşürler.
Bu sadece bir karar süreci değil, aynı zamanda bir katılım
sürecidir.
Sadece bir katılım süreci değil, aynı zamanda bir denetim
sürecidir.
Bu döngüde “siyasi denetimi” ucu seçimlere, seçmene kadar ulaşan
bir mekanizma, yetki-sorumluluk mekanizması yapar. “İdari denetimi”
hukuk ilkeleri çerçevesinde, teamüller ve etik değerleriyle
kurumlar hiyerarşisi yapar.
“Hukuki denetimi” ise hukukun üstünlüğü çerçevesinde bağımsız yargı
yapar.
Bu şemanın mevcut olmaması, eksikliği, kötü çalışması veya kazaya
uğraması bir ülkede huzursuzluk ve istikrarsızlığın başlangıcı
demektir.