Hemfikiriz. Pazar günü yapılan “Demokrasi ve Şehitler Mitingi”,
Türk demokrasisi için özel ve önemli bir gündü.
Toplumun tüm katmanlarının, tüm siyasi partilerin, tüm basın
kuruluşlarının darbenin karşına dikilmesinin, birlikte önledikleri
darbe girişimini Erdoğan'ın ifadesiyle “taçlandırma”sının pek çok
anlam taşıdığına şüphe yok.
Bir kere, tarihi boyunca 3 başarısız, 4'ü başarılı 7 askeri darbe
girişimine tanık olmuş, siyasi hayatının üçte birini sıkıyönetimler
altında geçirmiş, toplumu edilgin varsayılan bir ülke için 15
Temmuz gecesi yaşananlar, 7 Ağustos günü yapılan demokratik gövde
gösterisi kendi başına büyük bir anlam taşır.
Çatışmacı bir siyasi kültürümüzün olduğu muhakkak. Siyasi
tartışmalar, kutuplaşmalar bakımından son derece keskin bir
dönemden geçtiğimiz de ortada. Bir başka anlam da, buna rağmen
oluşan, siyasi ayrımları geri plana iten demokratik konsensüsün,
hem krizin atlatılmasında, hem yarının inşa edilmesi istikametinde
önemli sinyaller vermesidir.
Şu an önemlidir. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı darbe girişimi,
ekonomiden siyasi istikrara bir sarsıntı dalgası yarattı. Devletin
karşı karşıya kaldığı kriz görülmüş türden değil. Olağanüstü halin
ve önlemlerin, içerdiği hata payıyla siyasi ve demokratik maliyeti
büyük. Böyle bir ortamda, siyasi partiler arasında, yaşanan
darbenin nedeni, nasılı, failini atışmalarını içerecek, 17-25
Aralık günlerini andıran bir siyasi kavga, hesaplaşma, suçlama
furyası, yaratacağı sonuçlarla demokrasiye ve istikrara çok büyük
zarar verirdi.