Siyasi gerek ve gerçekler sadece iç siyaset hamle ve
polemiklerinden, iktidarın kararlılık söyleminden oluşmuyor. Kürt
meselesinde kanın durması, silahın susması, siyasi yollarla bu
meselenin nihai bir çözüme kavuşturulması siyasi iktidarın aklının
bir kenarında duruyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın önemli özelliklerinden birisinin
paragmatizm olduğu, bugüne kadar aldığı riskler, ışık gördüğü ve
ikna olduğu anda bir uçtan diğer uca geçişleri dikkate alınırsa, bu
durum, en keskin tutum sahipleri için de geçerlidir.
Siyasete dönüşün koşulları ne?
Mevcut konjonktür açık bir ön koşul işaret ediyor. Bu ön koşul,
PKK'nın Temmuz ayı itibariyle başlattığı silahlı eylemlere, silahla
egemenlik kavgasına son vermesidir.
Bugüne kadar siyasi iktidarın çözüm süreciyle ilgili ileri sürdüğü
koşul da PKK'nın silahlı veya silahsız “alternatif otorite tavrı”nı
terk etmesi ve bu anlamda kamu düzeninin sağlanmasıydı. Bu koşul,
çözüm sürecinin tümüyle rafa kaldırılmasından, çatışmaların
başladığı Temmuz ayından önce de, özellikle Kobani olaylarının
yarattığı mutlak güvensizlik atmosferi içinde bir çok kez dile
getirilmişti. İç güvenlik yasası ve benzer tedbirler bu çerçevede
alınmış, İmralı'yla görüşmeler durdurulmuş, Dolmabahçe görüşmesi
biraz da bu çerçevede gerekli ağırlığa kavuşamamıştı.