Seçim sonrası Türkiye geleceğini tartışıyor.
Ancak bu tartışma dün olduğu gibi bugün de pek çok açıdan geçmişin
de tartışılmasına, geçmişle gerçek anlamda, her konuda, herkes için
hakkıyla yüzleşilmesine bağlı.
Kürt sorununun canımızı ne denli yaktığı ve bu konuda geçirdiğimiz
safhalar ortada. 1990'lı yılların ilk yarısında bir “güvenlik
tedbiri” olarak devlet adına ve içinde kurulan infaz çetelerinin
estirdiği terör, aldığı canlar bu ülkenin belleğinde derin bir yer
tutuyor. Ne var ki, söz konusu olan “devlet”, özellikle “asker”
olduğu zaman yüzleşme, hesaplaşma konusunda yol almak hala o derin
refleksle mümkün olamıyor.
Bugün bu açıdan önemli bir dava görülecek.
Aşağıda okuyacağınız satırlar “Cezasızlıkla Mücadelede Güç
Birliği”nin davaya dikkat çekmek isteyen, Cemaat-Ak Parti
arasındaki çatışma başladığından bu yana dava olumsuz bir seyre
girdiğini hatırlatan çağrı metninden…
Bu çağrı hepimizindir.
Şöyle: 1993-1995 yılları arasında Şırnak'ın Cizre ilçesinde bugüne
kadar tespit edilebilen 35 zorla kaybetme vakası yaşandı. Bunların
13'ü 2009'da Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı'nın hazırladığı
iddianameye dâhil oldu ve 21 kişinin kaybedilmesi ve keyfi
infazının faillerini cezalandırmak üzere Temizöz ve Diğerleri
Davası başladı.