Vahap Çoşkun, Aljeezera sitesinde yayınlanan “HDP: Türkiye'nin
Batısı'na seslenmek” başlıklı dikkat çekici yazısında şu tespiti
yapıyor:
“HDP'nin barajı geçebilmesi, üç seçmen grubunu bir araya
getirebilmesine bağlı.
HDP ancak;
a) Geleneksel tabanını muhafaza ettiğinde,
b) Cumhurbaşkanlığı seçiminde kazandığı yeni seçmenlerini elde
tuttuğunda ve
c) Hatırı sayılır miktarda yeni seçmen kazandığında hedefine
ulaşabilir.
Çünkü, Selahattin Demirtaş'ın 10 Ağustos'taki cumhurbaşkanlığı
seçiminde aldığı her oyu tek tek muhafaza etse dahi HDP'nin asgari
600-700 bin oy daha hanesine yazdırması gerekiyor…”
Haziran seçimlerinin kilit noktası burası…
HDP'nin barajı geçip geçmemesi, çözüm sürecinin istikametinden
anayasa tartışmasına ve AK Parti içi siyaset meselesine kadar pek
çok konuyu yakından ilgilendiriyor.
Özellikle anayasa yapımı açısından demokratik ön koşullar, iktidar
partisinin kendi anayasasını hazırlamasından çok, siyasi partilerin
ortak bir noktada buluşmasını, fiili ve tartışılmış bir toplumsal
sözleşme metnini gerektirir. HDP'nin barajı geçmesi bu açıdan
olumlu olacaktır, buna şüphe yok.